The Evil Dead

|

Evil DeadYönetmen: Sam Raimi
Senaryo: Sam Raimi
Yapım: 1981 ABD Süre: 85 Dakika
Oyuncular: Bruce Campbell, Ellen Sandweiss, Richard DeManincor, Betsy Baker, Theresa Tilly


Army of Darkness (Karanlığın Ordusu) filminin hayranı olarak, uzun bir süredir ilk iki Evil Dead (Şeytanın Ölüsü) filmini tekrar izlemeyi planlıyordum. Önce Evil Dead 2 (Şeytanın Ölüsü 2) filmini izledim; film iyi olmasına rağmen herkesin her zaman dile getirdiği beklentileri pek de karşılamadığını gördüm. Yine de, bende yine yeterince merak uyandırmış olmalı ki sonunda gidip orijinal filmi tekrar izlemeye karar verdim. Ama bu noktada bazı şüphelerim vardı, acaba filmle ilgili sürekli olarak yapılan olumlu eleştiriler bir topluluk histerisinin ürünü müydü veya düşük bütçe ile birlikte kanlı sahneler ve görsel efektler acaba zamanın çok mu gerisindeydi. Neyse ki, beklentilerimi fazlasıyla karşılaması ve hala birinci sınıf bir korku filmi olması nedeniyle filmle ilgili endişelerim yerini daha fazla keyfe bıraktı.


Şunu söylemeliyim ki bu en başından itibaren ciddi bir korku filmi. Birçok kişi bunu biliyor ancak bunun bir komedi filmi olduğunu düşünenlerin sayısı da yadsınamayacak kadar çok. (Devam filmleri gibi) bir parça mizah içeriyor ama ortalama korku filmi anlayışınıza göre biraz olağandışı ve gerçekdışı olmaya daha fazla odaklanılmış; yine de aslında bu ciddi bir film.


Birçok eleştirmenin söylemekten hoşlandığı gibi, bu film konu bakımından biraz zayıf. Kısacası, 5 genç ormanda bir kulübeye gider, bir kitap bulur, bir bant bulur, ruhları iblisler tarafından ele geçirilir ve iblislerle savaşmak zorunda kalır. Kağıt üzerinde çok fazla bir şey gerektirmiyor ama uygulaması mükemmel. Büyük çoğunlukla oyunculuğa dikkat çekiliyor, ancak oyunculuk, insanların söylediği kadar da kötü değil. Çok çok iyi olduğunu söyleyemesem de, filmden çıkmamı gerektirecek kadar da kötü değil. Ayrıca, görsel efektler çok az yerde, en çok da komik görünüşlü manken kafalarının kullanıldığı çok belli olan sahnelerde göze batıyor. Aslında efektlerin gerçekçi olması gerekmiyor ama, genel olarak kanlı ve etkileyici olduklarını söyleyebilirim. Ayrıca, gerçekçilikten uzak olması da çok önemli değil çünkü insanların iblisler tarafından ele geçirildikten sonra fiziksel olarak büyük değişiklikler geçirdiği ve insanlığından uzaklaştığı çok iyi gösterilmiş. Başta, filmin sonundaki bol nemli ve yapış yapış görüntüler olmak üzere, bir çok kanlı efekt kendiliğinden listenin en başına geliyor. Ancak en etkili efekt en basit olanı. Bu elbette kalemin topuğa saplandığı ıstırap verici sahne, ki bu bugüne kadar izlemesi en acı verici sahnelerden biri diye düşünüyorum. Bir başka önemli sahne de iblislerden birinin kendi elini çiğnemeye devam ettiği sahne. Açıklanamayan ama yine de son derece etkileyici bir görüntü.



Bu film, korku filmlerinde görmeye alışkın olmadığımız bir kombinasyonu sunması bakımından ilginçtir: bolca kan var ama yine de film yavaş ve kolay takip edilebiliyor. Filmin ilk yarısında hemen hemen hiçbir şey olmuyor ama atmosferi çok iyi oturttuğunu ve ortalama korku filmi anlayışınızın üzerinde olduğunu düşünüyorum. Hemen hemen durmaksızın dehşet görüntüleriyle dolu olan ikinci yarı da iblislerin sadist olması ve oyun oynamayı sevmesi ve kurbanlarını hemen öldürmek yerine onlarla dalga geçmeyi ve işkence yapmayı sevmeleri nedeniyle yavaş ve kolay takip edilebiliyor. Korku sahneleri genelde mükemmel. Özellikle Ash’in 2 iblis tarafından saldırıya uğradığı, bir iblisin aynı odada diğerininse ona arkadan yaklaştığı sahneyi çok severim. Bu film gerçek anlamda korkutucu olmasa da, zaman zaman ürkütücü olmayı başarıyor. Başlangıçta ruhları ele geçirme sahneleri oldukça ürpertici geliyor, özellikle spontane olarak havaya yükselme ve sakatlananların yaptığı yavaş hareketler ilgi çekici. Standart “karakterin boş odalardan geçip birilerini aradığı” sahneler de alışılagelmişin ötesinde iyi, genelde gerçekten gerilim yaratmayı başarıyor. İblislerin haylazlık etmeyi (ve öldürmeyi) sevdiği açıkça gösterildiğinden, her zaman göze batmıyorlar. Makyajları da bir parça garip olsa da etkileyici. Cheryl’ın mavi, bazen de gri-mavi cadı suratı fotoğraflarda göründüğünden daha etkileyici, özellikle ağzından kan damlarken kahkahalar attığı sahnede. Linda’nın porselen taşbebek makyajı baktığınızda biraz rahatsız ediyor ama şeytani ve alaycı küçük kız imajına tam oturuyor. Karakterlerin her birinin yüzü film sırasında bir noktada korkunç derecede parçalanıyor veya kanla kaplanıyor ama genel olarak hepsi bir parça iğrenç gözüküyor.


Sam Raimi, yenilikçi kamera çalışmalarıyla ün yapmıştır ve burada da bu özelliği kendini gösteriyor. Ash’in delirmenin eşiğine geldiği sahneler özellikle çok güzel; burada 45 derecelik açıyla çekilenlerden doğrudan çatı kirişinden aşağı bakan görüntülere, aşırı derece alçaktan, hatta ayak altından yapılan birçok çılgın çekim var. Filmin tam anlamıyla görsel açıdan doruğa çıktığı yer, ön planda iki ceset gördüğümüz alçak çekim sahne. Ash gövdeleri dışarı sürüklemeye devam ederken kamera, ruhu iblislerce ele geçirilen Cheryl onu bodrum katında sabırla beklediği ana kadar onu izliyor. Özellikle otomobillerin ön camlarından daldığı sahnelerde ‘güç’ çekimleri de oldukça güzel.


Birkaç kapanış notu… Kişisel olarak, kötü olarak nitelendirilen asma sahnesini, nasıl desem, aptalca buluyorum. Hiçbir şekilde büyük bir hata ya da eksiklik yok, ama filme bir parça zarar veriyor. Ayrıca, birçoklarının da söylediği gibi, mutlaka Elite versiyonunu almalısınız. Tüm Anchor Bay versiyonlarında sahte geniş ekran özelliği var ve görüntü üstten ve alttan kesiliyor.


Sonuçta bu çok iyi bir korku filmi. Kan ve vahşetin yanı sıra, çok iyi tasarlanmış sahneler ve bir çok görsel ustalık içeriyor. Mutlaka izleyin.



BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?


- Sam Raimi aslında bu filmin adını “Book of the Dead” (Ölüler Kitabı) olarak düşünmüştü ama yapımcı Irvin Shapiro, çocukların edebiyat eseri gibi bir adı olan filmi izlemeyeceğinden endişe ederek filmin adını “The Evil Dead” (Şeytanın Ölüsü) olarak değiştirmişti.


- 1979/1980 kışında temel sinematografi işleri tamamlandıktan sonra aktörlerin çoğu yapımdan ayrıldı. Ancak, filmin tamamlanmasına daha çok vardı. Filmin ikinci yarısının büyük bir bölümünde Bruce Campbell ve ayrılan aktörlerin yerine geçen çeşitli dublörler (veya “mankenler”) görülüyordu.


- Film, gerçekten terk edilmiş bir kulübede çekilmiştir.


- Zombi bağırsağı olarak yeşile boyanmış kremalı mısır kullanılmıştır.


- Yönetmen Sam Raimi ve filmin yıldızı Bruce Campbell, birlikte birçok super-8 filmi çektikleri liseden beri arkadaştır. Sık sık Sam’in kardeşi Ted Raimi ile birlikte çalışmışlardır. Campbell, kızların bakmaktan hoşlandığı tek eleman olduğundan, ekibin “aktörü” olmuştu.


- İblisleri uyandıran metinlerin yüksek sesle okunduğu bantta sözcükler Arapça’dan alıntıdır ve gerçekte “Rob Tapert ve Sam Raimi, yolun kenarında duruyor” anlamına geliyordu.


- Banttaki profesörün sesi Amerikan Film Klasikleri sunucusu Bob Dorian’a ait.


- Bruce Campbell ve Sam Raimi’nin arkadaşı olan Andy Grainger onları şu tavsiyede bulunmuştu: “Arkadaşlar, ne yaparsanız yapın kan durmadan ekrandan aksın.” Ona armağan olarak filmin sonuna kanın projektör ekranından aşağı aktığı sahneyi eklemişlerdir.


- The Evil Dead (Şeytanın Ölüsü) filminin çekimlerinde kullanılan kulübe Morristown, Tennessee’de bulunuyor. Bu kulübe yıllar sonra gizemli bir şekilde yanmıştı.


- Kulübede aslında bir mahzen yoktu. Mahzen sahneleri Raimi’nin garajında çekilmişti. Öğrencilerin mahzene indikleri sahne için zemine bir delik açılmış, küçük bir çukur kazılmış ve deliğe bir merdiven yerleştirilmiştir.


- Şeytanın gölün üzerinde hareket ettiği ilk açılış sekansı aslında Bruce Campbell’ın Sam Raimi’yi çekim yaparken bir bot üzerinde itmesiyle elde edilmişti.


- Evil Dead (Şeytanın Ölüsü) üçlemesinin başından sonuna kadar Ash’in soyadından hiç bahsedilmiyor, ama Sam Raimi ve Bruce Campbell şakayla karışık tam adının “Ashley J Williams” veya “Ash Holt” olduğunu söylüyorlardı ve sonuncusu Sam’in bu karaktere bakış açısını gösteriyordu…


- The Evil Dead (Şeytanın Ölüsü) İngiltere’de “Yaramaz Film” olarak adlandırılan ilk filmlerden biridir.


- Bruce Campbell’ın filmin sonunda attığı çığlık gerçektir. Sam Raimi “Şeytan Kamerası” efektini elde etmek için kullandığı bisikletle Bruce’a çarpmıştı.


Yazar: Devilboy



Kaynak: devilboy >>

0 yorum: