Carnival of Souls

|

Yönetmen: Herk Harvey
Senaryo: John Clifford
Yapım: 1962, ABD Süre: 84 Dakika - Siyah/Beyaz
Oyuncular: Candace Hilligoss, Frances Feist, Sidney Berger, Art Ellison



Oldukça düşük bütçeyle çekilmiş ve kült statüsüne erişmiş bir klasik. David Lynch özel söyleşilerinde, bu filmden oldukça etkilendiğini ve tarzını kendi filmlerde de tekrarladığını belirtmiş. Film aslında korkunç olmaktan öte psikolojik gerilime daha uygun. Günümüz şok sinemasına alışık bünyeler için kolay lokma olacaktır. Fakat itiraf edelim, atmosfer yaratma konusunda sınıfta kalan çoğu korku filminin yanında bu b-sınıfı film kral gibi kalacaktır.


Otomobilleriyle gezmekte olan dört kız, başka bir otomobildeki delikanlıların kışkırtmasıyla bir yarışa girişirler. Fakat külüstür bir köprüden geçerken direksiyon hakimiyetini kaybeden kızlar çamurla kaplı nehre uçarlar. Kurtarma çalışmaları başarılı olmaz çünkü nehir çamur nedeniyle o kadar yoğundur ki suya girmek bile mümkün değildir. Umutlar yitirilmişken sadece bir kız çamurun içinden derbeder çıkar. Mary Henry adlı kız şoktan konuşamamaktadır. Geride kalan kızların ne olduğunu soran görevlilere boş gözlerle bakar…


Kazanın şokunu atlatamayan Mary, yaşadığı yeri terkederek Utah’ta yeni bir hayata başlamaya karar verir. Org çalan kız, Utah’ta bir kilisede organist olarak çalışacaktır. Uzun ve yorucu yolculuğu sırasında şehrin dışında bir eğlence parkının yıkıntısını görür. O esnada otomobilin camında beyaz yüzlü bir adamın suratını farkeder. Bu halüsinasyondan ürperen kız Utah’a varır ve rahiple buluşur.



Bir pansiyonda oda kiralayan Mary, evsahibi bayan Thomas’ın yardımıyla yeni hayatına uyum sağlamaya çalışır. Fakat kız bir türlü insanlarla iletişim kuramamakta ve kendini yalnızlığa mahkum etmektedir. Yan odaya taşınan flörtöz ve askıntı serseri John Linden’in çıkma teklifini sırf hayatla bağlarını koparmamak için kabul etse de sonuç fiyaskodur.


Beyaz yüzlü adam tarafından ara sıra rahatsız edilen Mary, bu adamı sadece kendisinin görebildiğini farkeder. Şehir dışındaki eğlence parkının binası hakkında merakını gidermek için rahiple bu parkı dolaşmaya gider. Bina çok eskiden kapatılmıştır. Rahip kızı, buraya girmemesi konusunda uyarır, artık güvenli bir yer değildir çünkü.
Biraz eğlenmek için çarşıya çıkan Mary, kendisini kimsenin duymadığını ve farketmediğini görür. Bu kabustan kurtulamayan kız yaşadığı mahalleye gelir ve bir kuş ötüşüyle normale döner. Gerçek hayatla bağları gittikçe zayıflayan kız, sinir bozucu olaylar ve bilinmeyenin terörü sonucu, azar azar kaçınılmaz sona yaklaşır.


Mary Henry rolünde gerçekten iyi bir oyunculuk sergileyen Candace Hilligoss, “Kuşlar”daki Tippi Hedren’i hatırlatan kırılgan güzelliğiyle filmi sırtlıyor. Üstelik ilk filmiymiş. Genç kadının yüzünde yaşadığı korkuyu en ince ayrıntısına kadar görebiliyorsunuz.


Her ne kadar düşük bütçeli de olsa, film yarattığı sürreel dokuyla insanı etkiliyor. Bahsettiğim konu “ipucu” içeriyormuş gibi gelse de asıl film benim bahsettiğim sahnelerden sonra başlıyor. Üstelik son dönemin modası “twisted end” dediğimiz şok finalin güzel bir örneğini de veriyor. Dediğim gibi, korku filminden çok psikolojik bir film olarak izlenirse daha değişik tadlar verecektir bence…


Wherearethevelvets



Kaynak: devilboy >>

0 yorum: