The Dead Next Door

|

The Dead Next Door

Yönetmen : J.R. Bookwalter
Senaryo : J.R. Bookwalter
Yapım:1989, ABD, 84 Dakika
Oyuncular: Pete Ferry, Bogdan Pecic, Michael Grossi, Jolie Jackunas, Scott Spiegel

Araştırmacı bir bilimadamı o güne dek görülmemiş bir virus geliştirir ve bu virüsü üzerinde çalıştığı cesede uygulayarak onu köle haline getirir; artık bu kölenin tek besini vardır… insan!

Kontrolden çıkan virüsle mücadele etmek üzere hükümet tarafından bir Zombi Timi kurulur. Timin görevi insanlığı kurtarmak ve ölüleri bulup yok etmektir! Washington, D.C. caddelerinden Virginia kırsalına ve Akron, Ohio varoşlarına dek uzanan bir coğrafyada yaşamla ölüm arasında kıyasıya bir mücadeleye giren kahramanlarımız, ölüleri Dünya üzerindeki yegane canlı yapacakları gün gelinceye kadar hayatta tutmayı amaç edinmiş sıra dışı bir tarikatla karşı karşıya kalır. The Dead Next Door geldiğinde mahalle sakinleri Cehennemi boylayacaktır!

Geçen pazar sabahı canım korkunç derecede kan ve zombi içerikli bir şeyler çekerken tuvalete gitmeye karar verdim. Cumartesi akşamından biraz sendelediğimden, sabahları bizi klozet önüne çeken o duyguyu bilirsiniz. Aynen böyle oldu ve işimi görürken Bill Warren’ın “The Evil Dead Companion” ile ilgili yazılarını araştırmaya karar verdim. (tuvalette ne alakaysa:)) Araştırmak için bunları seçmiş olmam çok ironik aslında, çünkü ertesi gün ofise vardığımda (biraz daha hafiflemiş ve rahatlamış olarak elbette) incelemek üzere The Dead Next Door’u listeme almış olduğumu fark ettim. Bu ikisini birbirine bağlayan sebep ise filmin prodüktörlüğünü Sam Raimi’nin (Evil Dead serisinin yönetmeni) ve filmin kahramanlarından ‘Raimi’ ile ‘Komutan Carpenter’in seslendirmelerini Bruce Campbell’in (Evil Dead, Spider Man) üstlenmiş olması. Sanırım uyku dışındaki çoğu anınızda Korku ile haşır neşirseniz bu tür şeyler olabiliyor. Hayat zor..

Eğer Evil Dead B sınıfı bir film olarak kabul edilecek olursa – ki bana göre A sınıfıdır -, The Dead Next Door C veya D sınıfı bir filmdir. Burada bahsettiğim filmin kalitesinden ziyade (orta karar) bütçesi ve çekim tekniği. Sam Raimi Evil Dead II ‘den elde ettiği gelirin tamamını (sadece 75,000 dolar) bu filme yatırdı. Ancak bu meblağ film endüstrisindeki bütçe standartlarına göre devede kulak kalır. Öte yandan filmin neredeyse tamamının çekildiği Akron, Ohio’da ilginç şeyler yaşandı. Küçük bir yerleşim yerinde zombi filmi çekildiği söylentisi hızla yayıldı ve beklendiği üzere, herkes bu sürece dahil olmak istedi. İnanıp inanmamakta serbestsiniz ama filmde emeği geçen herkes bedavaya çalıştı. Duyulmuş şey değil! Çekim aşamasındaki herhangi bir filmde genellikle insanlar harcadıkları emek ve zamanın karşılığının ödenmesi için kıyametleri koparır. Ama burada tek bir kişi halinden şikayet etmedi. Çekimleri aylar süren filmde yüzlerce kent sakini yer aldı. Bazıları makyaja yardım ederken, mağaza sahipleri mekan olarak dükkanlarının kullanılmasına izin verdi ve yüzlerce kişi figüran olarak rol aldı. Kent sakinlerinden birinin söylediği gibi “Sanki aktörler ile çalışanlar bir parti düzenlemiş gibiydi ve bütün Akron ordaydı”

Artık olayların perde arkasını öğrendiğinize göre açıkça söyleyebilirim ki, bu filmde hayatında hiç oyunculuk yapmamış insanlar kullanıldı. Filmin genelindeki oyunculuk (Pete Ferry ve Jolie Jackunas dışında) berbat. Yapılan dublaj ise korkunç derecede kötü. ANCAK! Bu durum (bir nebze) saçma sapan sayılabilecek hikayeye yaramış. Hikayenin bir grup eğitimli ve gözüpek askerin zombilerin peşine düştüğü ve onları yakalayıp yok etme girişimini anlatan bölümünü sevdim. Öte yandan, gülünç bir ‘zombi kültü’ film boyunca gözümüze sokulmaya çalışılıyor. Bu oluşumun üyeleri zombi değil, daha ziyade kendileri zombilere tapıyor. Bu fikir bence daha iyi bir prodüksiyon ve senaryo üzerinde yapılacak bazı değişikliklerle daha güzel işlenebilirdi, çünkü bu haliyle oldukça başarısız. Örneğin, bir sahnede genç bir kadın bildiğimiz siyah kuşak ve kılıçlı erkekler tarafından kuşatılır ve bodrum katında toplu halde bulunan zombilere yem olarak feda edilir. Tamam, zombileri besleyin, kabul, ama o siyah kuşak ve kılıçlar ne alaka? Boğazını kesip lanet olası merdivenlerden aşağı yuvarlamaya ne oldu? Pehh!

The Dead Next Door ‘un ayrı bir cazibesi var aslında. Bu filmi sarhoşken veya sarhoş olmaya niyetlenmişken seyretmek FANTASTİK olabilir. Ayıkken size korkunç görünen şey sarhoşken bütünüyle komik gelebilir. İzlediğim kötü filmler arasında kendimi böyle hissettireni hiç olmadı. Dolayısıyla sadece bu amaç için tavsiye edebilirim. Bol kan, kesik baş ve parçalanmış uzuv var ve aslında filmi kurtaran sahneler de bunlar. Neredeyse her sahnede ya bir ceset, delik deşik bağırsaklar ya da göçmüş bir kafatası var. Bu tür vasat filmlerde daima görsel şiddete ağırlık verilir.

Uzun lafın kısası, kendi adıma The Dead Next Door 10 üzerinden 5 alır. Film baştan sona hatalarla dolu ama bir o kadar da kurtarıcı etken var. Alem yaparken fonda oynamasında bir sakınca yok bence.

Yasin “Devilboy” Karakaya

Bu manyaklık tamamen bana aittir. Lütfen izinsiz ve kaynak göstermeden alıntı yapmayınız, kullanmayınız.

http://www.korkusitesi.com/korkusinema/the-dead-next-door

0 yorum: