Haunted Highway (Death Ride)

|

Yönetmen: Junichi Suzuki
Senaryo: Junichi Suzuki, Koji Steven Sakai
Yapım: 2006, ABD Süre:84 Dakika
Oyuncular: Rand Gamble, Hinano Yoshikawa, Laura Putney



Vay canına! DVD kapağı nasıl da şık duruyor. Yönetmende de Japon tipi var gibi sanki, değil mi, Suzuki falan. Açıkçası bu filmi ilk gördüğümde, Japon bir korku filminin aynı yönetmen tarafından tekrar çekimi falan sandım. Ve aldım. Almaz olaydım. İşte, korku filmlerine komedi unsurlarını neden katıyorlar? Çünkü düşük bütçeyle inandırıcı bir korku filmi yapabilmek bilek ister. O yetenek de herkeste yok. O nedenle komedi katılıyor ki, “aaa biz aslında iddalı değiliz canım, dalga geçiyoruz” deyip kötü film yapma riskinden kurtulunsun. Ama daha önce de belirttiğim üzere özellikle amerikan sineması, ister hollywood kökenli olsun, ister bağımsız, bu on yılda komedi-korkuya pek tenezzül etmiyor ve saf korku üzerine gittikçe gidiyor. Hollywood uzakdoğudan çalıyor, eski ciddileri çekiyor. Buna karşılık bağımsız amerikan ise kendi üretimi ciddiler yaratmaya çalışıyor. Ama eline yüzüne bulaştırdı mı da tam bulaştırıyor. Arası yok gibi birşey, ya iyi ya kötü oluyor sonucu. Haunted Highway ise kötü ötesi.


Araştırdım, yönetmen aslında yönetmen değil, Amerikadaki Japon sermayeli küçük bir film şirketinin sahibiymiş. Hadi film çekelim demişler, bunu etmişler. Oyunculuklar ve senaryo tek kelimeyle KORKUNÇ. Bir adam kazayla karısını öldürüyor (itişirlerken kadın düşüyor aslında - biliyorsunuz kadınlar çiçektir, yere düşünce ölürler) sonra da “karım düştü kafayı vurdu öldüüüü” demek yerine polise, kadının cesedini bagaja atıp yollara düşüyor. Ondan sonra bütün film arabada, adamın saçma sapan gerilimini seyrederek geçiyor. Hey beni takip mi ediyorlar, bu kim, o kim, allahım hayal mi görüyorum. EEEEH. Öldürdüysen öldürdün kardeşim, bir rahat dur, gerilecek ne var, madem yaptın bi halt sür arabanı yak sigaranı yürü git işte. Adam gereksiz yere, Evil Dead‘deki Bruce Campbell’in abartılı (o film için gerekliydi) oyunculuğunun kötü bir klonunu sergiliyor.


Bütün film boyunca da bu oyunculuğu izlemek “çile” kavramını bile kifayetsiz bırakıyor. Filmin geri kalan kahramanları da maşallah yeteneksizlik açısından adamdan geri kalmıyorlar. Flashbackler hele, en dayanılmaz olan bölümleri. Adam cesedi atmak için bütün gece araba kullanıp bilmemne gölüne gidiyor, maşallah adamın tüm hayatı sanki dokuz saat mesafedeki o bilmemne gölünde geçmiş: orada tanışmış, evlenmiş, karısını orada aldatmış her bir haltı orada yemiş, nedense tüm flashbackler orda geçiyor. Bu film, ucuzluk ve kötülük abidesi. İbret olsun diye yüksekçe bir yere çivilemek lazım. Ya da dolmuşçulara verebilirim, parasını vermeden seyahat eden kaçak yolculara gerilim saçsın diye dikiz aynasına assınlar. Death Ride Baby! Ben bu filmi nasıl sonuna kadar izledim ya!! Bazen kendime inanamıyorum.


Gökhan Toka



Kaynak: devilboy >>

0 yorum: