Yönetmen: Jaume Balagueró
Senaryo: Jaume Balagueró, Fernando De Felipe
Yapım: 2002, İspanya / ABD Süre: 112 Dakika
Oyuncular: Anna Paquin, Lena Olin, Iain Glen, Giancarlo Giannini, Fele Martínez
Çocuk yaşlarda oscar ödül heykelini eline alan ( Piyano filmi ile ) yine de genç yaşta gelen şöhrete rağmen her zaman mütevazi kalmayı başaran aktrist Anna Paquin’in başrolünde olduğu Darkness”, 2007 tarihli “Rec” filmi ile dünyanın takdirini kazanan Jaume Balagueró’ nun 2002 tarihli filmi.
İspanya- Amerika ortak yapımı olan filmin, türün klişelerine aşırı vurgu yapmasına rağmen, korku sineması sevenlerine hitap etmeyi başardığını söyleyebilirim.Çocukluk anılarının psikolojik etkilerinden kurtulamamış bir babanın,eşi ile birlikte ergenlik çağındaki kızı ve küçük oğlu ile, çocukken yaşadığı evine geri dönmesi ve burada yaşamaya başlamaları ile başlar film. Elbetteki bu başlangıçtan yıllar önce olan tuhaf bir durum hakkında izleyiciye ön bilgi hissettirildikten sonra gerçekleşir eve yerleşme ve alışma süreci.. Evde sıra dışı olaylar gerçekleşecek, her biri garip davranışlar sergilemeye başlayan aile fertlerine karşı, ailede normal kalmayı başaran ( filme çok zekice serpiştirilen bir sebepten dolayı ) kişi bu gizemi çözmek için çaba harcayacaktır.
Film boyunca bir Shining’e, bir Amityville Horror’a , bir Others’a, bir Sixth Sence’e , bir oraya bir buraya savrulan izleyici için sürpriz sahneler sergilenirken, flashbacklerle güçlendirilen “karanlık” vurgusu, dank-dunk efektleri ile yerinden zıplatıp bu şekilde az sahnede de olsa izleyicinin karanlık hakkındaki gizli korkularına uzanmayı hedefler film. Filmin tam anlamı ile okült zeminden yükseldiğini söyleyemem. Burada kullanılan okült yapı, gerçek okültizmden biraz uzak çünkü. En azından şekilsel olarak. Ne demek istediğimi H.P.Lovecraft’ a sorun, o çok iyi bilir:) Okült demişken 1993 yapımı Necronomicon’un da yapımcılığını gerçekleştirmiş olan Brain Yuzna’nın da filme bu yönde katkısı büyük. Ayrıca yan rollerden birinde gördüğümüz Fele Martinez’i Amenabar’ın müthiş filmi Tesis’den tanıyoruz. Lena Olin’ e gelince görev aldığı bir çok filmde oyunculuk gücünü ispatlamış bir aktrist.Görüldüğü üzere ekip yönetmenden oyuncusuna önemli isimleri hatırlamamızı sağlıyor.
Çok işlenen, korku sinemasının klişeler listelerinde üst sıralarda gördüğümüz çocuk ve çocukluk heyezanları , kendi kendine çalmaya başlayan müzik aletleri veya hareket eden oyuncaklar, karanlık korkuları, lanetli veya hayaletli evler, ayinler, büyüler, asabileşmeye başlayan her hangi bir aile ferdi gibi kilidi açacak anahtar olarak son sahnelere yakınlaşırken gizemi çözmek için kullanmak üzere saklanılan unsurları harmanlarken, bu aşinalıklara rağmen izleyicisinin ilgisini son sahneye kadar ayakta tutabiliyor. Gerilimi , beklenen- beklenmeyen finale doğru ilerlerken ilk yarıda yavaş yavaş veriyor, tansiyonun artmaya başlaması ile sırların peşine daha çok düşen seyircinin tahmin yürütemediği sahnelerde şaşırma sebebi, konulara aşinalığı dolayısıyla filmin kendi bütünlüğünden oluşan kurgusuna yabancı kalmış olması ile alakalı.
“ Bu evdeki karanlık farklı, kurşun kalemlerimi yiyor…” Filmin çocuk karakterinin bu sözleri, aynı zamanda bahsettiğim alışılmışlığa paralel yönde ilerleyen bir farklılığın da özeti adeta.
Avrupa korku sinemasında yavaş fakat emin adımlarla ilerleyen İspanya’dan bir “her şeye rağmen kendine özgü kalabilmeyi başarabilme çabası” Darkness. Bu çabanın sonucunun tam başarıya çok yakın olduğunu söylemeliyim. Her ne kadar “3 klişe 1 doğruyu elese” de, elde kalan bütünlük başarılı parçalardan oluşuyor. Bu da beklentiler için yeterli sanırım. Sonuç olarak izlenebilirlik değeri yüksek bir korku sineması ürünü.
Melisa Aydın
Kaynak: devilboy >>
0 yorum:
Yorum Gönder